Kayıtlar

Aralık, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

şimdi tasarım zamanı..

Resim
Hep sohbet muhabbet olmuyor, biraz da üretim sürecini yazmalıyım.. Geçen gün Ege çağdaş eğitim Vakfı'na gittim. Yılbaşı için ipli gümüş çocuklu bilezikler yaptırmışlar İstanbullu bir tasarımcıya. Bir grup iplerini, elele figürlerini takıyor, biz 2 profesyonel sıkıştırmalarını..Bitmedi orada, eve getirdim, tamamlayıp iade ettim. Başkanla birlikte baharda yeni bir proje üzerinde çalışmak üzere sözleştik. Bilezikler ve gümüş küpelere başlamak için İstanbul turu gerek. Seri yani çok adet gireceğim için malzemeyi hazır, modelleri sıkı kurmalıyım, diyorum. İri delikli gerçek inci siparişim Shanghay'dan gelemiyor, Hale bulamamış, diğerleriyle çalışmaya başlayacağım şimdilik. Bakalım ne yapabiliriz.. Yöntemi farklılaştıracağım o kadar.. Christmas koleksiyonu hazır..50 parça kadar. Mekan bekliyor, olmazsa konsinye dağıtacağım. Yaza eritirim de Tayland için para lazım, satsam şaane olur. Son Tahtakale alışverişinin hepsini keçelerle erittim. Ahh yeni malzeme istiyorum, beni ne kadar heye

Alsancak'ta sanat takılmaları

Resim
Egeart Sanat Günleri başlıyor diye okuyunca bir yerlerde, sanki yemeyip içmeyip kendini galerilere ve sergilere atan, iflah olmazz bir sanat tutkunuymuşum gibi internette şöyle bir salındım. Soluğu eski havagazı fabrikasındaki seramik ve grafik sergisinde aldım. Yıldız da katıldı bana.. Oradan doğğruu Alsancak Garı'na ki o sergi de inanılmazdı. Atık kağıtlardan yapılma.. Diğerlerine yetişmeyeyim de nasıl olsa açıklar, Jean gelene kadar beraber profesyonel kameralarla takılırız dedim. Hoppp Alsancak Kıbrıs Şehitler Caddesi... Bir pub bulduk Miko sokağında yerimizi aldık azizim.. Malum nikotinciyiz. Dışarısı buzz ama 2 biradan sonra fark kalmıyor nasıl olsa.. 2 saat içinde 5 tanıdık geçti, sanırsın randevulaştık..Her biriyle sohbet o biçim.. Sonra acıktım, otobüse atlayıp döndüm..(Kentin en kral yanı bu, vızır vızır otobüs var her yere, sıcacık..) Seviyorum ben bu İzmir'i be....

Bon Appetite!

Resim
Tam Julie&Julia'yı izlemişim, kadın hayatında koca desteğine bir kez daha hayran olmuşum, şu bizim bloğu da yazmıyorum epeydir, dedim. Girdim nete. Bu çok önemli, 2 kadın da başarıyorsa kocaları tahammül edip destek verdiği içindir. (Beste'yi okudum ki amaninnn, ne güzel şeyler yaşamış, yazmış, yorum yolladım, kutladım, sonra işe koyuldum.) (Nora Ephron'un başka filmlerini izledik mi, bilmiyorum, araştıracağım.) Filmi basından okuyordum da Golden Globe'da Meryl Streep en iyi kadın oyuncu adayı olunca liste ile gittiğim dvd'cide buluverdim. Hemen hayatı durdurdum. Müthiş bir oyunculuk, geçen sene Doupt'ta izleyip gebermiştik. Ne üretken bir kadın...

Avrupa'dan satın aldığım en acaip şey!

Resim
La Fayette mağazaları bir vitrinler yapmış; Japon turistler ve benim gibiler durmadan görgüsüzce fotoğraf çekiyoruz. Kimi vitrinlerde çeşitli oyuncaklar, müzik eşliğinde belirli bir koreografi ile dansediyorlar ki çocuklar çıldırıyor. Öyle böyle değil...Ben mağazayı alt üst ediyorum, yeni takı modellerini küçük kağıtlara not ediyorum. (Geçtiğimiz yıllarda büyük bir derginin moda editörü edasında ve de büyük bir ciddiyetle ses kayıt cihazına kaydediyordum ama eve dönünce hiçbir şey anlayamadığımdan çizmek suretiyle not etme pozisyonuna geçtim.) Aslında bu yılki en müthiş keşfim Rivoli'nin arka sokağında bulduğum Vintage dükkanıydı. Binlerce giysi, şapka, çanta, eşarp, kürk, hırka, kazak, aklınıza gelirse mevcut burada. Tıklım tıkış, Ruslar ve kuzeyliler birbirini ezmekte. Christian Dior'un 70'lerden kalma ceketlerinden, tiyatro kostümlerine, Austin Povers gömleklerinden dansöz büstiyerlerine kadar neler var yarabbim. Delirdim tabii. Yeleklerimi süslemek için çiçekli elbisele

yine yeni yine yeni projeler

Resim
Paris'te kaldığım sürenin neredeyse bir haftasını manifaturacılar çarşısında (Barbes'te) geçirdiğimi söylemiş miydim? Bütün o kumaşlara bakarak, dokunarak, mağazalarda avanak avanak gezerek ayakta duramaz hale gelip eve dönüyordum. Beğendiğim herşeyi alabilseydim keşke. Takıya, giysiye, abajura dönüştürebileceklerimi seçtim sadece, aklım nelerde kaldı tabii. Fotoğraftaki kumaşta yuvarlak desenler var Onları önce kesiyorum, sonra farklı tekniklerle çiçeklere çeviriyorum. Sonra bu çiçeklerin ortalarına yarım keçeler yerleşiyor. Kahverengi italyan ip, metalizeler, tahta ve akrilik boncuklar asimetrik bütünü tamamlıyor. Şık duruyor. Ne kadar zaman aldığını varın siz tahmin edin. Bu yıl iri çiçekler pek moda. Taçlarda, kolyelerde, yelek, çanta, şapka her yerde. Geçen yıl başlamıştı zaten ve yaz koleksiyonumun bonbon serisinde parlak renklerde kullanmıştım. Kış takılarında renkleri biraz daha ciddileştirdim.

mutluluktan öleyazma günü

Dışarıda tıpır tıpır yağmur; bavulları boşaltmışım, kahvaltıda kıymalı börek özlemimi de dindirmişim. Kanapeme yayılıp film izliyorum, çalışarak... Yeni malzemeler var, heyecan dorukta. Kediciklerim kucağımdan inmiyor, herşeyi bir yandan yıkayıp asıyorum, yeni listeler uyarınca. Bu işte! diyorum. Budur, bu kadardır, uzakların, gitmelerin en güzel yanı dönmektir, dönecek bir kulüben olduğu sürece...