Avrupa'dan satın aldığım en acaip şey!


La Fayette mağazaları bir vitrinler yapmış; Japon turistler ve benim gibiler durmadan görgüsüzce fotoğraf çekiyoruz. Kimi vitrinlerde çeşitli oyuncaklar, müzik eşliğinde belirli bir koreografi ile dansediyorlar ki çocuklar çıldırıyor. Öyle böyle değil...Ben mağazayı alt üst ediyorum, yeni takı modellerini küçük kağıtlara not ediyorum. (Geçtiğimiz yıllarda büyük bir derginin moda editörü edasında ve de büyük bir ciddiyetle ses kayıt cihazına kaydediyordum ama eve dönünce hiçbir şey anlayamadığımdan çizmek suretiyle not etme pozisyonuna geçtim.) Aslında bu yılki en müthiş keşfim Rivoli'nin arka sokağında bulduğum Vintage dükkanıydı.
Binlerce giysi, şapka, çanta, eşarp, kürk, hırka, kazak, aklınıza gelirse mevcut burada. Tıklım tıkış, Ruslar ve kuzeyliler birbirini ezmekte. Christian Dior'un 70'lerden kalma ceketlerinden, tiyatro kostümlerine, Austin Povers gömleklerinden dansöz büstiyerlerine kadar neler var yarabbim. Delirdim tabii. Yeleklerimi süslemek için çiçekli elbiselere bakarken Maraş kumaşından yapılma, kaftan gibi, uzun, kenarları fistolu, (dondurmacı ya da kahveci güzeli için) bir kostüm bulmayayım mı! 1 euro.. Olmadı kıyafet balosu yapar orada giyeriz, sıkılırsak kumaşından yastık neyin ederiz deyip kaptım. Böylece Paris'ten Kemeraltı'ndaki mesir macuncu kıyafetinin benzerini bulup alan
ilk Türk olarak tarihe geçmeşansına da
hak kazandım.(Ayriyetten bir adet Afrika elbisesi, bir tane Çek üretimi volanlı siyah şapka ve simli yılbaşı bluzu da aldım.) Eve dönüp herşeyi yıkayıp astım. (Sahi annem bu bloğu okumuyordur değil mi?
Amma kızardı bana kimbilir okusa!) Takı malzemecilerinden kristal kalpler ve yunuslarla, fimo halkalar aldım. Hazır şeyleri almak için en az 100 euro koşulu vardı.
Başkaaaa bluejean kumaşından verev ekstrafor, bisiklet için bel çantası, kaplan desenli pantolon askısı, patchwork elbise, çabucak kendini bırakmayacak iç çamaşırı, pashminalar, tibet beresi, hediye çukulata.
Bu kadar. Kendimi iyi tutmuşum bu sefer ama, di mi?

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

....Paris, bana hosgeldin dedin mi?

hiçbir insan hep aynı insan değildir.

dikkat..bu filme dikkat..ağladım, o derece!