Kayıtlar

Ağustos, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

...... sonra ...........ama.........nedense....tabii ki!

.......................... ................................... .... ................ ... ......... .......... .......... ... .......... . ......... ... ....... .. ........ ......... . işte böyle böyle.

ruhum kaçtı, ne yapsam geri dönmüyor anne.......

Şimdi anneme bunu desem telefonda, önce bana at o kedileri evden, çekmecelerini topla, dolapları düzenle, kendine iyi bakıyor musun, yoksa hasta mısın, falan diyecek, ben onu yatıştırınca rahatlamış gibi telefonu kapatacak, sonra tansiyonu çıkacak, evham aileyi saracak, rahat huzur kalmayacak! demeyeyim de mi?

bazı şeyler hiç konuşulmamalı, deme günü!

Medici ailesi buluştu. Stand kapandı, anahtar kayboldu, Kangoo'nun arka cam yıldız geçidi oldu. Olay budur! Bilmem ağlasam mı, ağlamasam mı?

sevgili yatakta, ben sansürlerdeyim, deme günü...

işte geldik gidiyoruz hattı zatında ...............what ever! buraları sadece 2 kişi okuduğundan (bir de ben, sahi unutmuşum yazdıklarımı kendimle yeniden tokalaşıyorum bu sayede!) ellerimi kavuşturup nerden başlasammm, diyorum. nasıl anlatsam, diyorum. Radikal'ci Pınar Öğünç usulü harflerle gideyim en iyisi: A: aşk....bizi terketmeye çalışıyor, rüzgar durduruyor. B: hayatımı kazanma biçimi, kimilerince hala değeri ve anlamı kavranılamayan. R: bittabi rüzgarlı sığınaklar buraları, ama canıma yetti gari. D: duygu değişip duru. B: artık tanıyamadığım cyber topraklar, sevgilim bilgisayarım, laptop'um artık standda görgüsüzce bir takı sergileme noktası(80 yıllık çeyiz koyduk üzerine o başka). M: müşteri, ama kontrolsüz. kimi sevsem sensin, demişti son şirinde üstat. P: sayması şaane, harcaması şaane, kazanması terli bir vadi. daha gelsin de, uzaklara gideyim. G: birazdan doğacak masum masum, sonra yükselecek ve denize küsecek, yüzmeye kalkışırsan bulanıksa şikayet edilecek, anında

sezon bitiminde rüzgarın puştluğu üzerine bir çeşitleme

bir rahat ver, ama lütfen, 5 dakka dur yaa, son hafta yaa.. (rüzgara yalvarıyoruz) Rüzgar büyüsü üzerine kafa yormalıyım hattı zatında. Karaburun'a yeni ayak basanlar için tam bir karmaşa. Ben de diyorum ki, çocuklar bu tam da Ocak rüzgarıdır, boşverin yaaaaa! O kadar sıradışı yaz için! Düşkırıklığı içinde bana bakıyorlar, bu kadar mı yani, bu mu? Yorganlı uyuyorum, panjurları sıkı sıkı kapatıyorum, erken uyanıyorum, haftaya festival var diyorum, ha bi gayret diyorum, evi mok götürüyor temizle diyorum, sonra diyorum ki. öyle bir modelim olmalı ki, ne alırsan 10 lira demeliyim, mesela, öyle farklı, öyle özgün olmalı, (burada tek takı alıp gece gündüz takıp herkesin kendisine bakmasını isteyen müşterimizi saygıyla anıyoruz) tek masa tek stand, kontrolü kolay olsun mesela, ama 100 tane satayım, hem emeğime değsin hem konser keyfimiz olsun, ehh gerdanımızda bir de benimiz olsa, mutlaka olacak olaylar. Olmuyor!

az kaldı..panikkkk

Bilezik stoğu güçlü. Gerçi şans bileziği bitti, gelip soranlar oluyor. (yaparız yaaa) kolye stoğu ağlıyor. Giden modeller belli, malzeme hazır, fakat zaman yoktur. Bir modeli tanımlarken kızılderili işi gibi olsun demişimdir, müşteri kızılderili modası geçti ki demiştir, ben de çıldırmışımdır........ Kürt modası için de acaip asimetrik tasarımlar vardır masada. Yanıt yakın dostlarda gizlidir!

sevgiliye çeyrek kala günü

şimdi sen eve yemediğin balıkların artıklarını getiriyorsun ya, karnın tok, sırtın pek. hani rüzgar delirmişti ya, birden durunca üstelik, zaten 1 yıllık essin ne kadar çok eserse o kadar sezon sonuna kadar rahat bırakır diye düşünüyorsun ya, standı saat 8'de deliren rüzgar için tamamen değiştirip saat 9.30'da artık herşey için çok geç deyip geçiyorsan herşey duruyorsa, sen miktirediyorsan herşeyi, içinden gelenleri rahat rahat (tırnak içinde) konuşup arabayı da bırakmanın rahatlığına sığınıyorsun ya, sonra, sonra, sonrası : iyilik güzellik be birader! uyku, yarın planları, nescafe, az caz, ılık duş, balık yiyen kedilerin işgal altındaki tedirginliği, beyninde seyredilmiş 2 film, tezgahta 46 yeni parça ki daha farkedilmemiştir, aklında dişi sancıyan bir dost, dolapta pilav, yemek ve salata, hatırlanıp hızla unutulacak gereksiz bir öğüt, kangoo'ya iskelede derin nefes, gidiyorsam gidiyorum, hepsiyle, hiç unutmadan.

duvarda tuval bu ne festuval günü

Geldik çattık festivalin ilk gününe azizim! Tek gece olduğu için merkezde sistem kurup kurmamakta kararsızım. Çok yorucu olacak süreç, 6. yılımızda deneyimle sabittir. Gündüz zaman kaybettirecek üstelik. Yorgun uyandım. Dün saat 10'dan 02'ye kadar nonstop çalıştım. Sağ elimin kargaburunla haşır neşir olan parmağı tümseklendi ve su topladı. Teras boncuk tarlası gibi, yatak odası giysi vadisi, buzdolabı tamtakır kuru bakır, ev bal dök ama sakın yeme, zehirilenirsin pozisyonunda. O kadar yorgunum ki! Bu haftasonunu da atlatıp ritmi değiştirmeye çalışacağım. Ne kadar yapabilirim, bilmiyorum.

Kendi kendimle mesleki toplantı günü

O kadar çok yapabileceğim yeni tasarım var ki aklımda, hangisinden başlayacağımı, (hangisinin daha çok satabileceğini, hangisinin daha az zamanımı alacağını, hangisini yaparken daha çok zevk alacağımı) düşünmekten, çalışmaya başlayamıyorum. Tamam bilezik hızlı gidiyor ama süslü otantikler dışında da tasarım kolye pek kalmadı elimde. 1000' e yakın parça şu anda birilerinin üzerinde Türkiye'yi geziyor. (Helloooo megalooo) Ben gittim. Bakalım bugün ne yapabileceğim...

İstanbul'da aile buluşması ve tahtakale seferleri

Paralar uçtu, kilolarca ıvır zıvır alındı, Deveci ailesinin anne ve kızlarından oluşan 2009 versiyonu bir araya geldi. (saat 11 olmuş, çalışmalıyım) Yol yormadı ama boynum zorlandı. Detayları sonra yazarım. Şimdi harcadığım paraları mümkün olduğunca geri toplama zamanı. Kışın ekran karşısında yeni tasarımlarla sakinleştirdiğim ruh halini özledim.