eve geldim, bir de bakayım, ne göreyim?
Arabayı parkedince, zaten yıllardır olduğu gibi, muhtelif istikametlerden çeşitli kediler eve doğru yürümeye başlar. Tamam, bunu biliyoruz, kilolarca aldığımız mama stoğumuz güçlüdür çünkü, ama merdivenlerden iniyorum, bizim Cinka'da bir telaş, ulan nedir, yaralandın mı yoksa, dur bakayım, derken; zavallı, yaralı, bereli, zıplayamayan bir kurbağadır bulduğumuz. (Çamaşır makinesinin altındaki yaralı yılanla karşılaşma anımızı ve yatak odasında takır tukur ses çıkaran cismin bir yavru kaplumbaa olduğunu anlama maceralarımızı başka bir heyecanlı güne bırakıyoruz şimdilik) Yakınımızda su birikintisi de yok.. (Denizse, uzağımızda... manzaramızda zaten..) Bu da bir korkmuş, öne öne bakıyor, makineyi almıştım tam, fotoğrafını çekmeye utandım, hemen bir tişörte sarıp evin karşısındaki uzaklara fırlattım., bahtı açık olsun.. Kediler mi daha vahşi, yoksa insanlar mı... Yoksa Karaburun'umuz mu daha güzel? (Komşu Faruk, Jean'a hep buna benzer geyik ve şaşırt...

ooo keyifler yerinde, enginarlar cikti mi? dunyanin en guzel enginarlari karaburun'da yetisir:) sevgiler
YanıtlaSilçıkma mı, hala tanesi 1.5 lira .. Halbusem izmir'de, ben gelmeden güzelyalıda sokaklar yıkılıyordukaraburun enginarı tanesi 50 kuruştan diye ...öyle pahalı bu kasaba...
YanıtlaSilöyle kendini beğenmiş..