Ben þimdi Paris'te olsaydým
da, sakýn gri kapalý soðuk bir öðleden sonra olsaydý.
Kaçýrdýðým dizileri mikrofonda tiyatro tadýnda
dinlerken, mutlaka kýymalý taze fasulye, kabak mücveri,
patlýcan salatasý gibi üstelik
günlerce yetecek miktarda
birþeyler piþirip, sigaramý mutfaktaki açýk pencereli
dar alanda içerken,
o gün planýmda Barbes olurdu.
Paris'in Kuzeyi yani.
98'de metrodan çýkmamla inmemin bir olduðu, artýk alýþtýðým,
bir kuzey Afrika kasabasýna benzer arka sokaklarý,
bana göre egzotik marketleri, pazarlarýna, tiplerine, falcýlarýna,
korsan sigara ve parfüm kemer satýcýlarýna
artýk çok alýþkýn olduðum, siyah Fransýz dünyasý..
Senegal kumaþlarýna avanak avanak bakmaya,
ondan bir metre, þundan 2 metre þeklinde ne yapacaksak
toplamaya bayýldýðým Paris...
Sacre Cer altý, hem turistik hem çok underground bir dünya

Biletleri, haritayý, pasaportmun fotokopisini,
anahtarlarýmý hazýrlayýp, iki ayrý cebe bozuk ve tüm
paralarýmý yerleþtirip tam da çýkarken
evden feysten gluk gluk sesleri gelirdi.

Dönüp kýzlara keyifle laf atmaya hazýrlanýrdým..
Heyy gidiyom ben..
Ansýzýn öðrenirdim paylaþýmlardan
katliamý..
Biz kývranýrken meraktan bilgisayar baþýnda,
jazz radyo kanalý yayýný kesmiþ haber verirken..panik baþlardý
hayatýmýzda.Televizyon yok evde,
ben bir avrupa yayýný yapan türk
televizyonundan, en güvenmediklerimizden üstelik
ne olup bittiðini öðrenmeye çalýþýrken
akþamki Republic buluþmasýný yakalardým..
Jean benden önce telefon açýp
anlattýðýnda olan biteni, bildiði, duyduðunca,
evdeki Charlie Hebdo dergisinin
özel Leman sayýsýný bulmaya çalýþýrdým hemen.
Gösteride elimizde tutalým, savunalým o güzel insanlarý
yapýtlarýyla, yýllarýn direncini somutlaþtýrdýklarý
bir dergiyle..yok çýkýþ alalým, tahta var mý, bir çubuða yapýþtýrsak,
hayvan eyleminde ben yapmýþtým Türkiye'de..
(ne de olsa bizler türkiye'de profesyonel eylemcileriz
rüzgar santraline hayýr, keçilerime dokunma, hayvanlarý elleme,
aðaçlarý kesme, biz her hafta meyþdanlardayýz ya hani
bir soðukkanlý duruþ bende..
Deli gibi dönerdi eve Jean, bisikleti parkedip
bilgisayara kilitlenirdi..sonra hadi gidelim derdi,
Rpublic'te toplanýyor herkes..
Ben gidemezdim, evden çýkýp önce tramvay sonra 4 no'lu hattý
alýp sonra tekrar 13'e deðiþtirirken metroda
mutlaka birileri kimlik sorar, turist ve
yabancý ve türk pasaportum arýza çýkarýr diye korkardým.
öyle korkardým ki hem de
ama en çok
dünyanýn geleceðinden korkardým.
Ggençelirn, çocuklarýn geleceðinden..
kendi adýma utanýrdým.
Utanmak ne kelime, ölürdüm be, inanmadýðým bir
dinin kimliðimde yazmasýndan, o din adýna
nasýl da kolaycacýk öldürebilenlerin
dünyasýnda, coðrafyasýnda yaþamaktan, onlarla
bir algýlanmaktan ölürdüm..gerçekten..
ölürdüm utançtan.

Utanýrdým kimliðimde yazan
islam hanesinden.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

....Paris, bana hosgeldin dedin mi?

hiçbir insan hep aynı insan değildir.

dikkat..bu filme dikkat..ağladım, o derece!