one billion rising macerası

Günlerden 14 Şubat olmuş bile..
Hem sevculular şeysi, hem de kadına
şiddete karşı dansla protesto günü bugün.
Sıkı kahvaltının ardından dolapta
pembe bir fular, atkı, kazak
arıyorum ki (bu günün gereklisi) yok
arkadaş.. Zaten Barbie bebek rengi pembeyi
bu günün rengi seçen avanağı bir yakalasam
yolacağım.
Sıkı kahvaltı, tıklım tıkış 169 ile Konak
Meydanı'na intikal..Hiç de beklediğimiz
kalabalık yok..

Kadından fazla kuş yemi, pembe eşarp
ve düdük satıcısı var neredeyse. Çalışan kadınlar,
öğrenciler nasıl gelecekler ki..Neyse cümbür
cümbelek koreografisi önceden belirlenmiş
dansı karman çorman, kollarımız ayaklarımız
birbirine çarpar şekilde yapıyoruz..Zumbacı
kızları seyrediyoruz. Kordondan yürüyerek
Cumhuriyet Meydanı'ndaki kutlamaya
geçiyoruz, anaaa burada da kimseler yok,
üç beş folklörcü kadından başka..
Kendimizi ızgara levrek ve salata ile
şımartıyoruz, Mare Kafe'de soluklanıyoruz.
Yağmur pıtır pıtır yağıyor aralıksız.
Kitapçıları turluyorum,
Yıldız'ın yaratıcı yazarlık dersine
konuk olarak katılıyorum, çok şık bir
öykü üzerinde konuşuyorlar bu hafta...
Tekrar Mare'deyiz. Elektro keman ve
gitar çalan sevgilileri dinlerken,
bir başka sevgililer de kalp şeklindeki
pembe pastalarını romantik romantik
yiyorlar..İşte, bitti de kurtulduk
bugün de! Saat on gibi kendimi
koltuğumda sıcacık eşofmanlarımla
buluyorum ve diyorum ki:

Ohh beee!


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

....Paris, bana hosgeldin dedin mi?

hiçbir insan hep aynı insan değildir.

dikkat..bu filme dikkat..ağladım, o derece!