İzmir'de Ocak günleri...

Geçen hafta sadece Adnan Saygun'daki
Dali Sergisi açılışına gittim.(Aynı gün 3 sergi
daha başlıyordu ama canım çekmedi Alsancak'ta
takılmayı.) Dali sergisi kanımca tam bir
fiyaskoydu. Bir salonda Dali'nin burç yorumlarını
dev pankartlara asmışlar, diğerinde en kötü
baskıları yan yana tıkıştırmışlar duvarlara..
Düşgezginleri'ni kimse görmesin diye adeta
üst kat balkonuna konumlamışlar ki müzikleri
ni çok sevdim! İki üç parça dinledim en yakın alt koltuktan
kafamı kaldırıp üst kattaki gitaristin saçlarını görerek,
bir tabak meyve salatası yedim, içki
bitmişti bittabi..Vınladım geldim eve.
Facebook'u açmamla 15 dakika önce
sergi afişinin önünde verilmiş saçma salak
tanış pozlarını görmem
bir oldu.. (Kilroy was there!)

Haftada üç yemek yapıyorum kendime ve
lahana ve pancar salatalarıyla beraber
sıkılmadan yiyorum..Çok mu et yedim,
gut olacağım da bedenim mi uyarıyor
bilmem, canım hep salata istiyor!
Haa, bir de kabak tatlısı yapmayı deneyeceğim,
ömrümde ilk defa..

Mini kedim yine azgınlık modundaydı.
O sesleri nereden bulup çıkarıyor bilmem
ama, her saat başı poposuna kulak pamuğuyla
yatıştırıcı minik darbeler de kar etmedi bu
sefer, uykularımı mahvetti.

Karaburun'a gidemedim yağmur ve lodos
yüzünden..Suçluluk duygusu peşimi bırakmıyor.
Her gece yarın mutlaka deyip vazcayıyorum.
Şimdi yine diyorum ki "yarın Deniz, hadi!
Belediyeye stand kiranı yatır, borçlarını öde,
evini havalandır, bahçe hayvanlarına bak,
nemi kurut, su basmışsa boşalt!

Deli gibi film izliyorum, harddisk'te 400 film var,
bu kış stoğumuz kuvvetli, adlarını bir ara not
edeyim de unutmayayım sonra diyorum kendime.
Amour bu gece ilk sırada, biraz korkuyorum
tabii Haneke izlemeye
ama ecele faydası var mı, yok abicim!




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

....Paris, bana hosgeldin dedin mi?

hiçbir insan hep aynı insan değildir.

dikkat..bu filme dikkat..ağladım, o derece!