kasabaya donus...

Bahce kapisini siki siki baglamis yine birileri. Nasil carpiyordu kimbilir. Anahtar her zamanki yerinde onu bekliyordu. Kapiyi acti, cok tanis ve pek yabanci bir eve adimini atti. Sonbahar koridordaydi. Once bahceyi, sonra odalardaki butun yatak altlarini iceride tutsak kalmis olu bir kedi bulur muyum korkusuyla yokladi. Yine bulasik birakmisti giderken, umutlu ev kadinlari edasiyla yanindan gecip gitti mutfagin. Deli poyraz verandadaki masayi on bahceye firlatmis, bocek gibi ters yatirmisti. Sasirmadi. Bu cografyada onu en sasirtabilecek sey cunku, gelis gidis surecinde eski kasaba dostlarinin telefon replikleriydi. Herkes ne kadar da kendisiyle mesguldu. Sen degilsin sanki dedi yuksek sesle. Butun bu bakimsiz sefalete inat kaynar suyu vardi, hemen kuveti doldurmaya giristi. Kablo tv yine bozulmustu. Insani yavas yavas olduren duygu suclulukmus ya, Gececik pencerenin dibinde mavlamaya baslayinca o duygu da geciverdi. Iceri alip karnini doyurdu. Kedi elektrik sobasinin karsisinda pineklerken ruzgar da evi sallamaya baslamisti coktan. Ertesi sabah piskin piskin, pisman ve serefsiz bir edayla gunesi yollayacakti nasil olsa! (surecek)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

....Paris, bana hosgeldin dedin mi?

hiçbir insan hep aynı insan değildir.

dikkat..bu filme dikkat..ağladım, o derece!