Arabayı parkedince, zaten yıllardır olduğu gibi, muhtelif istikametlerden çeşitli kediler eve doğru yürümeye başlar. Tamam, bunu biliyoruz, kilolarca aldığımız mama stoğumuz güçlüdür çünkü, ama merdivenlerden iniyorum, bizim Cinka'da bir telaş, ulan nedir, yaralandın mı yoksa, dur bakayım, derken; zavallı, yaralı, bereli, zıplayamayan bir kurbağadır bulduğumuz. (Çamaşır makinesinin altındaki yaralı yılanla karşılaşma anımızı ve yatak odasında takır tukur ses çıkaran cismin bir yavru kaplumbaa olduğunu anlama maceralarımızı başka bir heyecanlı güne bırakıyoruz şimdilik) Yakınımızda su birikintisi de yok.. (Denizse, uzağımızda... manzaramızda zaten..) Bu da bir korkmuş, öne öne bakıyor, makineyi almıştım tam, fotoğrafını çekmeye utandım, hemen bir tişörte sarıp evin karşısındaki uzaklara fırlattım., bahtı açık olsun.. Kediler mi daha vahşi, yoksa insanlar mı... Yoksa Karaburun'umuz mu daha güzel? (Komşu Faruk, Jean'a hep buna benzer geyik ve şaşırt...
Her gece 4’lere kadar yatmak bilmem, dun gece 3’u zor ettim. Bayram Abi geldiginde Mini’yi opuyordum... (Cinka yine 40 m’2’de kayipti) Ic hatlar girisinde beni gurbete ugurlayan taksi soforu abimizle kucaklasmamiz polislerde kucuk bir saskinlik yaratti. Sirt cantamda yan yana duran 4 mermi, pil oldugunu kanitlarken super x ray uzmanina, yan ceplerine tikistirdigim donlar ortaliga sacildi; tuhaf isimli kitaplar merak konusu oldu, hard diskler coraplarin icinde derin guvenli uykularindaydi sukur, Cinka giderayak belcantama isemisti ama kesif kokuyu benden baska farkeden olmadigi icin ben de olu taklidi yapiyordum, sonunda Istanbul ucagina kapagi attik azizim! ....... Freeshop’tan 2 raki 2 karton da 2001 sigara kaptim, parasiynan bittabiii, parfum reyonunda( vakit var daha deyip) gecmiste sevdigim butun parfumleri uzerime boca ederek (Shalimar, Kenzo, Diorissimo, Eden) , belesss bittabii, Paris ucaginda yerimi aldim. Ben yanimdaki pahali takim elbiseli isadaminin koltuktan bana tasan iril...
şimdi şöyle oldu. Biz 14 mart'ta Aynora ile 2 maske almıştık (5 tl'den, tedbir amaçlı) dönmeden evlerimize. Kemeraltı'nda buluşup malum nedenlerle etil edinmek amacıyla yola çıktığımızda. Pazartesiydi ve ben tramvaya binmiştim hatta, 2 kişi maskeliydi sadece..tuhaf karşılamıştım, henüz o denli ciddi bir tehdit algılamadığımdan, ya da salak vurdumduymazlığımdan. Şimdi bugün, 21 mayıs'ta yani, tekrar, 2 ayı aşkın süre sonra tekrar buluştuk kordon'da Aynora'yla. Yine tramvaydaydım ben. Buz gibi, tertemiz, boşşş. ve herkes mecburen maskeli. Kıyıda 2'şer bira götürüyorduk dertleşerekten mesafeli mesafeli, bulutları özlemişim, habire bakıyordum gökyüzüne, karaburun evim görünmüyordu, istiyordum, gidemiyordum, kedim hastaydı, iğneleri burda daha kolaydı çünkü. çok korkuyordum ölmekten, kabullenmiştim halbuki epeydir, bu virüsle bedenimin asla baş edemeyeceğinin ballar gibi farkındalığıyla daha da çok tırsıyordum. Neyse, hala sıcaktı, azcık esi esi...
Yorumlar
Yorum Gönder