sol ayağım ve ben...

Aslında akılsız kafam ve ben yazmalıydım da
suçun kendisinde olduğunu bildiğinden beynim sansürledi.
Aynı ayak, kendimi bildim bilelidir burkulur, bu beşinci.
Lakin geç saatte o bozuk yokuştan sırtımda ve omuzlarımda
o kadar yükle yürümeye kalkınca tökezlemesi gayet normaldi.
Hemen buzlar koydum, ilkel yöntemlerle
soğanlar sardım. Uyandığımda yürüyemiyordum bittabi.
(Planlar bozuldu, hayat tasarılarımızı bir kez daha aştı.)
Arkadaşlarda yattım. Dr. Mete kırık çıkık yok deyince
rahatladım. Pomatlarla bandajlayıp ertesi gün apar topar
otobüsün en arkasında ayağımı
uzataraktan kente döndüm.
İşte böyle, böyle.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

....Paris, bana hosgeldin dedin mi?

hiçbir insan hep aynı insan değildir.

dikkat..bu filme dikkat..ağladım, o derece!