35 Günde Devr-i Alem

Blog aleminden
uzaklarda
ya da çook
yakınlarındayken,
bu topraklara yazılmamış
35 gün zarfında,
kimseyi zerre kadar
ilgilendirmeyen ama
kazara açıp okuyan
ve takipteki şahısların
belki biraz olsun
meraklarını gideren
35 yazılası şey oldu
hayatında kadının..
Onlar da budur netekim:


(Hepsini uzun uzun yazmayacağım korkmayınız,
sakin kalınız, arkanıza yaslanınız, elinize çayınızı yahut 
biranızı, allah ne verdiyse artık alınız,
cool kalınız, hemen geçecek)

1) Saçını kestirdi salak.. Bin yıldır yaşına başına bakmadan,
başındaki yığın neredeyse beline değen biri olarak yaşadığından
ve hayatındaki her türlü kararlı devrimsi hareketlere,
akabinde tam tersi bir istekle ağlayarak (tipik bir ikizler çünkü) reaksiyon verdiğinden,
bu sefer saçlarını küçük bir mahalle kuaföründe
özel bir tarifle (Suzi Quatro deyince anlaşılmayıp
14. Lous şeklinde tanımlayarak) kestirdi!
Mekandaki ve sokaklardaki tüm
son moda takipçileri şaşakaldı bittabi..
Onlar arkalar kısa, önler biraz daha uzun gibi moda
bişiler severken, bizimkisi tepeler kısa ve kıvırcık,
altlar tamamen uzun ve dağınık kalsın,
dedi. Memnundu sonuçtan. Tuhaf bakışlar altında
kuaförü tebrik etti, parasını ödeyip (40 liraydı, iyi işte lann)
çıktı gitti hemen ordan. (allah düşürmesin valla)

2) Ev değiştirdi. Hayat ve hava ve ruh değiştirdi.
Çevre, dost, ahbap, gidilen sohbet ortamlarını değiştirdi.
Uyuduğu yatağı, baktığı ekranı, pencereden görünen gökyüzü
parçasını, bardaklarını, tencerelerini değiştirdi..
Çok yağmurlu ve rüzgarlı bir öğlen Mini ve Cinka ile düştü yollara..
Karaburun evinden masaüstü bilgisayarını ve minimum
gerekli bişileri apar topar
tembel Kangoo ile getirdi İzmir'e. Ama süper ses düzeni,
ve cdler ve dvdler kaldı.
Şapkaları, fularları, ayakkabıları, eşarpları, giysileri,
baharatları, fırınları, terası, bahçesi, ağaçları, atölyesi,
boncukları sokak kedileri dahil 8 aylık yaşamı
kasabada  kaldı..Bahçe kedileri Ponpon, Gececik, Soytarı, Bela, Tarçın, Jölikandi,
numara 3 ve sefiloş tüm ekip Dost Sermet'e ve tanrıya emanetti artık.
(Narlarının çoğunu komşular toplamıştı, kalan 5 taneyi dolabına
stokladı. Üzümleri dağıtmıştı. Limon ağaçları mücevherleriydi ki,
kimse onlara zaten dokunamazdı.)

3) Blues Festivali'nde arkadaşlarını kaybetmeyi ve beleş olduğundan
biranın bokunu çıkarmayı başardı.

4) Bir Kitap Kulübüne katıldı ama
hep kent dışında olduğundan toplantılarına katılamadı. Yorumlar hazirdi...

5) Yazar Sadık Yemni ile tanıştı. Kaslarını geçelim, şaane düşgücüne sahip, sevecen, anıları canlı,
konuşkan, sempatik ve üretken bir yazar olduğunu düşündü. Adamı sevdi.

6) Kadıköy'de The End adında bir yer keşfetti.
dünya kadar dvd aldı.. Dostlarıyla çoğaltmak suretiyle paylaştı.
Korsancılığa hakkınca ve aklınca hizmet etti.

7) Dali ile Sürreal Yaşam, Taş oda ve diğerleri, Huzur, Tesla'nın Kutusu,
Giyotinli labirent, Sandra Brown'dan klişe bir polisiye ve Domates saçlı kız
(yeğeninin ödevine yardım için) gibi kitapları yaladi, yuttu.

8) Bütün bayram tatili boyunca çalıştı.. Büyükada'da gördüğü
çiçekli taçlardan 120 adet üretti, sattı bitirdi, taleplere
yetişemedi. Fakat bütün kazancını yeni modeller için
1 kg altın kaplama ve ıvır zıvır takı malzemesine yatırınca
sen sağ ben selamet durumu oluştu. Paralar dakkada suyunu çekti.

9) Kasım ayının toplam 19 günü İstanbul'da turistmatonluk yaptı.
Müzeleri sergileri adaları modaları caddeleri sokakları fenerleri
balatları galataları modernleri gezdi bol bol sevgilisiyle...
Kutluğ Ataman işlerine şaşakaldı.
(Hava da cillop gibiydi şansına.)


10) Hiç hesapta olmayan ailevi bir anjiyo sebebiyle
anne ve kızkardeşlerle birlikte
Alanya'da 3, Antalya'da 1 gün geçirdi.
(Antalya kiyisini gordu mu? hayir, reddetti ki)

Mini ve Cinka'yı
Fatih an besledi yokluğunda.
Mutlu bir buluşmaydı özetle,
anne turp gibi çıktı şükür ancak yolculuktan gına getirildi.

11) Hep kardeşlerinin bluejeanlariyle idare ederken
paraya kıydı, 3 adet yeni bluejean edindi, göbeği hepsinin
belini acaip sıktırınca her giyişte kendine bol bol küfür etti.

12) 4 gün kesintisiz süren şiddetli baş ağrısı nedeniyle hayatı
felç oldu. Kuvvetli ağrıkesiciyle bitti olay, ama nedeni
anlaşılamadı. Aman tanrim, yoksa kanser, kanser miydi ;))

13) Evden apar topar çıkarken sakladığı, içinde çok önemli
belgeler bulunan bir zarfı nereye koyduğunu
asla hatırlayamadığından evi altüst etti,
yine bulamadı. eski fotolarla dans etti;
yine bulamadi,
yeniden okuma kitaplari buldu raflarinda,
dizdi, siraladi,
tarihi ve kendiyle yuzlesti,
yine bulamadi,
cunku o artik bir kaybedendi....


Bir kırbaç olsa kendi kendinin
defalarca canina okuyacakti.
Alsheimer Derneği'ne
kesinkes kayıt yaptırmaya
karar verdi. ,,,
gebersindi hatti zatinda,
di mi?

Yorumlar

  1. bende sacimi kasaba berberinde kestirdim ve boyattim cok kotu oldu ya akabinde de kirmiziya boyadim.Sac bu uzar sikma canini. Degisiklikleri severim ama limona, nara, kedilere uzuldum. Hayirdir enisteye mi tasinildi:)

    YanıtlaSil
  2. amma abartmışım yaa...İzmir evine geldim sadece..Enişte geldi kasım başı gibi istanbul'da buluşup gezdik, 24 aralık bi daa geliyor, Christmas tatiline kedisiyle..Ben vizeyi aldım 6 aylık Ocak ya da Şubat gideceğim galiba..

    YanıtlaSil
  3. Keşke gelebilsek tanışmaya, ne kadar merak ediyorum bahçeni! (Fırsat olursa Paris'te buluşuruz belki)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

....Paris, bana hosgeldin dedin mi?

hiçbir insan hep aynı insan değildir.

dikkat..bu filme dikkat..ağladım, o derece!