kasaba tutsakları; bölüm ikibinotuzsekiz...

Ruhumuzdan bağımsız bir şekilde
havalar da tuhaf gidiyor bu aralar;
gece deli rüzgarlı, sabah uyandığımızda
uzak denizler kuzulu, atölyemiz
esintili, terasta ne varsa yerle bir,
satmaya kıyamadığımız bütün işler ve asılı bilmemneler, üretim artığı onca malzemeler... yerlerde.
Bağışlamamak ne haddimize!
Mahallenin bütün aç hayvanları kapımda korku filmi figüranları....

Tam da yüzeceğim mesela o gün,
uyanınca karar vermişimdir,
kaşıntılar tam da bitmiş, bu sefer ağrılar
başlamış da iyi gelirmiş
bu faaliyetler gibilerden bana deyip, rüzgardan ürkerken
beri yandan, saat 3 suları hava birden değişiyor yine,
nasıl uysal, nasıl evcil şimdi, ansızın,
ulann yoksa bu mayıs mıdır,
yoksam benim adım nisan mıdır,
peki nedir, değişmesen, değişmesek olmaz mı, derken
soluğu iskelede alıyoruz bittabi,
para kulübemiz hala açık ki..

10 salak olta, balık peşinde,
dibindeki onlarca balığı da bilmem ama
ucundaki bütün salaklar da tanıdık.
Ne şölen tanrımm!
(Bir olta edinemedim ki yıllardır katılayım
bu ekibe ben de boncuk dizmekten!)

İrili ufaklı biriktiriyorlar torbalarda, tuttukça...
En küçükleri atmayan, atamayanlardan tutun da,
en irileri en yakınında bekleşen kedilere verenlerden...

Minnakları havyvanlardan esirgeyip
biriktiren, utanıp denize geri
atarken öldürenler mi istersiniz,
yalnız avlananlardan gruplaşarak var olanlara mı...
Ekmek mi sardalya mı sülünez mi mazmozlu işler mi
diye tartışadururken biz, haydi bahtım bu sana son soruşum
diye olta sallayıp bizi iki kiloluk kefallerle
şaşırtanlar mı?
(Onlar balık ben turist beklerken rüzgarlı bütün Türk sanat
Müziği şarkılarını cümbür cemaat söylemelerimiz de
şahane anılarımızdandır.)

Hemen hemen her günün benzer sonucu
bahçe kedilerime küçük üç dört
balıklı, ama bol ekmekli ziyafet,
kendime sucuklu yumurta ve turşudan
ibaret bekar yemeğidir.


Hissettiklerimize gelirsek,
kalbimizde bitmiş bir sezonun hüznü,
gönlümüzde düşlerrrr,
beynimizde kasabadan fatmagül kurtuluş tasarımları,,
cebimizde ehhh, işte olsun gibilerden bişiler,
ruhumuzda uzak kaçış planları,
tenimizde sevgilinin özlemli izi,
bardağımızda bira..(ki her yudumuna terimiz
damlamıştır)
Hadi beaahh..diyoruz..Haydi be.
Varız bir yıl daha..Aslanlar gibi!
(şu kalbimiz bi de deliler gibi
çarpmasa olduk olmadık yerde
başka olacak herşey, ama herşey!)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

....Paris, bana hosgeldin dedin mi?

hiçbir insan hep aynı insan değildir.

dikkat..bu filme dikkat..ağladım, o derece!