mutlu yazlar olsun herkese..

Kasabamızdan renkli fotoğraflar koyayım dedim şöyle bir.. Haberler blogda pek de keyifli gitmiyor bu aralar ama hayat hep devam ediyor neticede. Dörtlü grubumuzdaki 2 kadın en iyi dostlarımdandır. Biri İngiliz/Alman kökenli, Bozburun, İzmir, Almanya karışık yaşar. Yazları öğrencilerine piyano dersleri verir, minik kutup ayısı oyuncağı ile geldi uyudu, uğurudur, her türlü lazanya ve cramble üstadesidir. (Şekeri 100 gr. koyar yalnız, meyvenin tatlısı ve şurubu yetermiş.) Şahane bir kadındır özetle..70 yaşını kutladık geçen yıl. Bomba gibidir, laf aramızda.
3. kadın Hale'dir, yani Hayyyliii...
Türktür ama 4 yıldır Çin'de Şanghayy'da öğretmenlik yapmakta.. Daha önce de Amerika ve Kanada'daydı..Hep Egeyi özler..Evini, artık kazık kadar olmuş çocuklarını merak eder. Yüzdü mü, uzaklara adalara modalara gider, mola verip deniz kestanesi yer..(bana da öğretti de ağzımdaki tadı 2 saat gitmeyince bi daa yememe kararı aldımdı)
Şimdi 2012 için Mısır mı, Türkiye'ye yakın çok deyip, acebaa deyip, bakmaya gitti o topraklara..Sıkı matematikçidir, kitabı bile vardır. Resim sever, yapar da..Ramo atölyesinden..birlikte sergilerimiz vardır..
Hatta öyle fiyatlar koymuş ki üzerine, ertesi gün sabah, kasaba polisleri gelip dert yandıydı, bunlar çok pahalı, çalınırsa diye sabaha kadar nöbet tuttuk, şeklinde.;)
İyi "anne", saydam arkadaş.. Al takke, ver külah sevmez.. Tabiatına aykırıdır, çünkü..
Yarışmaz, o seni kabul etmiştir, sen zaten onu kalbine almışsındır ya;
paylaşır, katılır ana, katkı koyar deneyime, yüreğini açtı mı tam açar, bütün o senin önemli duyarlılıkklar, sefil kalır, o anlatınca zor günleri .. Hatta, "O"  bişey deyip de, sen de, ulan bu kadar da saflık olmaz dediğinde, kendinden utanırsın, iddiandan, tarihinden, zorlamandan bişileri!
Bizi çok çağırır Çin'e de, gidemedik bir türlü Uzakdoğu topraklarına..

Masanın erkeği, Ankara'dan arkadaşım, burada komşum Mesut. Nam-ı diğer Zengin Mesut.
(Aslında Hızlı Mesut olmalıydı adı, hiperaktiftir çünkü!) Ekonomik anlamını geçelim, gerçekten de inanılmaz zengin bir kişiliktir, bilgisi, kültürü, değerlendirme, yorumlama biçimleriyle. Meselaa Karaburun'daki evi 180 derece manzarası, bahçesi, meyve ağaçları ve özel mimarisiyle tektir.. Komşuyuz dedik ya, onun evinin görkemi ve 2 ev sonra bizim fakirhanenin sefaletinden dolayı Merkez Mahalle'de ev almak isteyenlerin kafası nasıl da karışıktır kimbilir...İzmir'deki cumbalı mekanı 100 yaşında bir Levanten evidir. Satın alıp yeniden yaptırmıştır, müştemilatı mutfağa dönüştürüp (arkada küçük havuzlu avlusu, içinde balığı ile) kartonpiyerlerini orijinalinde boyatmıştır. Herhalde, atmayayım ama 2000 adede yakın dvd ve cd birikimi, kitap desen adına bir kitaplık kurulabilecek kadar dehşet bir koleksiyonu vardır.
Bizi arada sırada gönlünden ne koparsa artık ödünç verdikleriyle besler. (arada temkinli taleplerimizi de unutmaz) İzleyip izleyip okuyup dinleyip herşeyin üzerinde çokça konuşuruz.. Masada rakı çoğalınca uyur gibi yapıp beynini dinlendirir, dağıtmaz, saldırganlaşmaz benim gibi, tartışmaz, taraf olmaz, ona göre zamanı gelince; gidelim, hadi, hadi gidelim diye tutturur sen tam da olmuşken, o başka..
En sevdiği, benim de en bi favorim olmuş, ona anlatıp anlatıp beynini yorduğum kişilerarası ilişki sorunsallarından sonra mecburiyetten ondan öğrenip kullanageldiğim 6 lafı da şudur:
1: hayat böyle bir şey,
2: bu da geçer, be!
3: tamam da, bana ne yahu!)
4: peki, ne duruyorsun yap, hadi.
5: biz güzel insanlarız, di mi! (olmasak buralarda işimiz ne diyeceğim şimdi büyü bozulacak)
6.söyle..söyle..söyle sevdiğim söyle (bu aslında bilmemkim beyden bir şarkının girişiymiş de, bize de alıştırdı demeyi, böyle seslenmeyi)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

....Paris, bana hosgeldin dedin mi?

hiçbir insan hep aynı insan değildir.

dikkat..bu filme dikkat..ağladım, o derece!