bayrama çeyrek kala bir gecenin öğleden sonrası

Bizim iskeledeki ekmek teknesini su basmış.
Kumaşlar, kuklalar, defterler,
örtüler, ambalajlar, makrameler,
tılsımlar, haritalar az nemlenmiş.
Kilim rengarenk olmuş.
Hortumlarla suyu çekmişler,
Sermet toplamış herşeyi.
Bir de İsmet'le Mustafa. Ceset Laptop'u çok merak
etmişler ıslandı diye. Unuttum sanmışlar.
Ben panikle gidip metal standları ve kumaşları
dışarı çıkardım. Güneş var, kurur
herşey nasıl olsa, dedim.
Açtım standı, döndüm eve.

Değerli takıları taşımıştım atölyeye zaten.
Kalanlar umurumda değildi.

İskeleyi özlemişim...
Dostlarla sohbeti,
evde Sunshine Cleaning filmiyle
noktaladım. Sonra gidip standı kurdum
sersefill, kir pasak.
(Sıfır satış ne masum birşey yaaa..)
Hamza Orfoz yemeye davet edince
keyfim yerine geldi... İlk kez yiyorum,
kuzu eti gibi sert, dolgun, ağızda dağılır
kıvamda.

Halbuki dolabımda bekler 4 tane
kuzu çiftlik Çipura, geç olmadan
yemeli, yoksa haşlarım 2 ekmekle,
kedilerin bayramı olur.
Hamiş:
(Çiftlik çipura kg 8 lira
benim kedilerin fit 32'si kg 11lira)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

....Paris, bana hosgeldin dedin mi?

hiçbir insan hep aynı insan değildir.

dikkat..bu filme dikkat..ağladım, o derece!