eve gidiş/eve dönüş günü

Şimdilerdeki yeni takıntım Deep Purple'dan
perfect stranger. Şarkının tümü değil de
bir bölümü var ki orası için ard arda 20 kez
dinlemek zorunda kalıyorum.
(Dire Straits'den çıktık sonunda:)

Çarşamba sabah 6.15 otobüsüyle gittim
azizim. Sabaha kadar evde hiç uyumadan ve
otobüste boynum tutulurcasına
uyuduğum için yolu hiç hatırlamadan.
Sonra kent geldi. Sıcak, rahat, hem sakin,
hem hızlı. İstediğim herşeyi aldım.
Kemeraltı'nda bir soğuk bira keyfi bile
yaptım. Alsancak'ta dostlarla sohbet,
müzik gecesine denk gelmişim bir de
Ütopya'da, ne keyif ne keyif. 169 beni eve taşıdı süratle,
Bakkallar uyanıklık yaptı, klima modern kent insanı
olduğumu hatırlattı, sabahustam arabamı getirdi,
beklerken 24 bilezik yapıldı, malzeme gözden geçirildi,
50 kez duş alındı, evde soğuk su yoktu ama
neskafe vardı. Kedi yoktu, ama tarihim vardı.
Rahat uyundu ama önce
büyük ekrana aptal aptal bakıldı.
Ölü Laptop geri getirildi. Yol uzundu, kaygılı.
Araba küheylan gibi zıplıyordu
ama hep bir yürek çarpıntısıyla.
Stand açıldı, hedef tuttu. Selo'nun Saygon
muhabbetine katılındı. Şarkı, şiir, Cemal Süreya,
gitar, renk, dost, muhabbet!
Gece tadında ve kıvamında bırakıldı, eve gelindi,
"deep purple" olayına girildi.
Birazdan duş alınacak, defter yazılacak,
düz zemine beden bırakılacak,
Ayfer Tunç kitabına dalış gerçekleşecek.
Sonrası uykudan sorulur,
ben bilmem!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

....Paris, bana hosgeldin dedin mi?

hiçbir insan hep aynı insan değildir.

dikkat..bu filme dikkat..ağladım, o derece!