pazar günü yılın 8 ayı yaşadığım ve çalıştığım kasabama, denizfenerlerini gezen günübirlik turcu olarak gitmeyi başardım. Tuhaf bir duyguydu. Özlemişim.
Daha yırtık birisi olsa yanına bir demet yeni koleksiyondan takı alır, Karaburun'da durakladığımızda bunları atölyeden getirdim deyip gruptakilere satmaya çalışırdı.
Bu pek benim tarzım değil galiba..daha yenemedim kendimi ve geçmişimi...

Anahtara ulaşamadığımdan atölyeye giremedim, penceresinden içeri saatlerimi günlerimi gecelerimi geçirdiğim mekana uzun uzun baktım. Tabii bakmakla birşey olmuyor, çalışmak lazım, dedim. Tatil günüm olduğundan yürüyerek iskeleye indim.

Sarpıncık Feneri ne kadar özel bir yer.. Sanki dünyanın ucu.
(Aslında Türkiye'nin ucu da zaten.) Keşke denizfeneri formlu bir malzeme bulsam; takıya dönüştürmek çok şık olacak.

Bugün ametist ve mor Kemalpaşa boncuklarını kurdelelerle neşenlendirdim.
(Otantik ve romantik bir havaları oldu)
Bu modelin adı Hüsnü Şenlendirici olsun bari :)))

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

....Paris, bana hosgeldin dedin mi?

hiçbir insan hep aynı insan değildir.

dikkat..bu filme dikkat..ağladım, o derece!